Avatar Filmi ve Bazı Katarsissel Şeyler - Dikkat Spoiler İçerir!

Dikkat Spoiler Uyarısı! 

Filmi daha önce izlemiş, yeniden izleyecek olanlar için hatırlatma ve senaryo yazımıyla ilgilenen kişilere başlangıç seviyesinde yol haritası niteliğinde özetlenmesi amacıyla analiz edilmiştir. Bu yüzden "FAZLACA DETAY VE SPOİLER İÇERMEKTEDİR."

İlk vizyona giriş tarihi: 18 Aralık 2009  

Yeniden vizyona giriş tarihi: 23 Eylül 2022

2s 42dk / Bilimkurgu, Macera

Yönetmen James Cameron

Senarist James Cameron

Oyuncular: Sam WorthingtonZoe SaldanaSigourney Weaver

İMDB 7.8/10

    Film; Pandora adı verdikleri yeni dünyanın zengin yeraltı kaynaklarını sömürmek isteyen bir iş insanı tarafından yerlileri uzaklaştırmak için görevlendirilmiş bir grup asker ve o zengin yeraltı kaynaklarını keşfetmek, bilime ve insanlığa hizmet etmek adına orada bulunan bir grup bilim insanından (botanist) oluşan topluluğun, karakterlerinin misyonlarını tanıtarak başlar.

Dr.Grace Augustine - Bilim ekibinin yönetimini

Parker Selfridge – Yeraltı kaynaklarının peşindeki iş insanı

Jake Sully – Baş kahramanı

Neytiri – Na’vi klanının prensesi

Tsu'tey – Klanın gelecek reisi

Norm Spellman – Grace’n baş yardımcısı

Eytukan - Klan lideri

Mo'at – Klan kraliçesi ve dini önderlik

Trudy Chacon – Kadın pilot / Jake ve ekibinin destekçisi

Albay Quaritch – Askeri timin lideri

Karakter misyonlarını üstlenmektedir.

    Uzay üssüne benzer bir alandayızdır ve film boyunca tekrar edecek motto: Yeni bir dünya yeni bir başlangıç umududur. 

Kahramanımız bu mottoyu ilk dile getirdiğinde kamera dikkatimizi sık sık fiziksel engeli olan bacaklarına çeker. Aslında orada bulunması gereken asıl görev sahibi, Jake'in ikiz kardeşidir ancak ne yazık öldürüldüğü ve organizasyonun son aşamasında DNA uyumlanmasını başkasıyla yapamayacakları için Jake bu göreve kabul edilir. İşte yine bu noktada mottomuz kendini tekrar eder; bir hayat biter diğeri başlar. Jake göreve kabul edilir edilmesine ama bir sorun vardır ki eşleştirileceği avatar bedenine ve onun kontrolüne dair en ufak bir bilgisi yoktur, bacaklarının olmaması bu program için sorun teşkil etmese de eğitimsizlik diğer avatar sürücülerine nazaran ciddi bir dezavantaj ve risktir. Ancak şu aşamada zaten kaybedecek bir şeyi olmadığını düşünen Jake, avatar bedenine geçişiyle yeniden doğmuş gibi hisseder. Zaten avatar bedenlerinin ilk saklandıkları kapsüller de bu noktada benzer betimlemeyle kurgulanmıştır. Anne rahmini anımsatan kapsüller ve bu kapsüller içindeki sıvı ile avatarların cenin pozisyonundaki duruşları tamamen bu yeniden doğuşu temsil etmektedir. (Bknz. Resim  1.1)


                                                            RESİM 1.1   

    İş birliği içinde olması beklenen albay, yerli halkı ve yaşam alanlarını Jake’e şöyle tanıtır; karbon fiberinden oluşan kemikleri vardır ve ölmeleri zordur. Kullandıkları okların uçları zehirlidir. Pandora'nın kendi kuralları vardır diye bahsettiği ormanın uçsuz bucaksız derinlikleri, tehlikeleri, gizemleri vardır.

    Sonraki sahnede yavaş yavaş kendini belli eden kötü karakterimiz (ki biz bu karakterlere senaryo yazımında sadece rakip deriz) Jake’e, sık sık yerlilerle ilişkileri ve bağları kuvvetlendirmesi için programa kabul edildiğini hatırlatmakta ve baskı yapmaktadır. Bu da yetmezmiş gibi Grace, asker kökenli olduğu ve albayla işbirliği içinde olacağını bildiği için Jake’i bu görevde hiç istememektedir. Ancak tamamen mecburiyetten kabul etmek zorunda kalmıştır.

    Nihayet avatar bedenine ilk kez geçiş yapacak olan Jake’e, bacaklarını işaret ederek şu soruyu sorar Grace; 

"Sahi senin ne işin var burada?"

Jake’den gelen cevap etkileyicidir, o da aynı şekilde bacaklarını işaret ederek;

"Belki de doktorların olmaz demesinden bunalmışımdır." :)

Avatarın bedenine geçtiği gibi Jake, Grace’i onun görev için doğru kişi olmadığı düşüncesinde haklı çıkarırcasına, bütün uyarılara uymayarak heyecan içinde kendini dışarı atar. Grace de bir avatar bedeninde karşısına çıkınca Jake şaşırır, bu durum karşısında gülüşürler ve ilk kez küçük de olsa bir dostluk adımı atmış olurlar birbirlerine.

    Ve Albay yine sahnededir; özellikle Jake’den umutlu olduğu bellidir, sık sık Jake’i tembihler; "İtaate zorlamak için ne yapmam gerekiyorsa öğren ve onların güvenini kazan." diyerek bacaklarını vaadeder. Zaten Jake’in de bu aşamada istediği başka bir şey yoktur keza bu göreve katılmak isteme sebebi de budur. Gazi maaşıyla bunu başaramayacağını iyi bilmektedir. Ancak bu programda başarılı olursa Albay vaddettiği gibi bacakları için gereken ameliyatı sağlayacaktır.

    Kahramanımız ilk kez ormana indiğinde, elinde silahıyla Grace ve Norm'u korumak için görevlendirilen Jake için işler pek de rast gitmez. Jake’in elindeki silahı tehdit olarak algılayan gergedan’ı andıran bir hayvanın saldırısına uğramak üzereyken Grace onu “sakın kıpırdama!” diye uyarmasına rağmen Jake durmaz ve hayvan ona yine saldırmaya hazırlanırken aniden uzaklaştığını farkeder. Arkasını döndüğünde karşılaştığı bir Tarator’dur.  (Bknz. Resim 1.2)

                                                              RESİM 1.2

Jake hızla koşmaya başlar ve büyük bir şelaleden atlayarak kıl payı elinden kurtulur. Ancak Grace ve Norm'un izini kaybeden Jake, ormanda yolunu bulmaya çalışırken Neytiri onu görür ve zehirli okuyla tam hedef almışken, okun ucuna konan bir kutsal tohumla geri çekilmek durumunda kalır. (Bknz. Resim 1.3)

                                                                RESİM 1.3

Bir yandan uçakla onu aramaya devam eden Grace hava kararmaya başladığı için geri dönmek zorunda kalır. Jake bilinmezliklerle dolu ormanda, hiçbir eğitimi olmadan üstelik hava da kararmışken yeniden yapayalnızdır. Aniden ortaya çıkan bir hayvan sürüsünü yaktığı ateşle geri püskürtmeye çalışırken, imdadına yetişip onu kurtaran Neytiri ile ikinci kez karşılaşır.

Jake’n hayatını kurtarmak için öldürmek zorunda kaldığı hayvanlar için duyduğu üzüntüyü ve merhamet dolu kalbini, Jack’e karşı duyduğu kızgınlıkla açık eder.

-“Ölmeleri gerekmiyordu, senin suçun, bir bebek gibisin sürekli ağlayan ne yapacağını bilmeyen.” cümlesiyle Jack’i aşağılarken,

“Neden kurtardın beni?” sorusuna Neytirinin verdiği cevap seçilmişliğini ilk kez vurgular; “Güçlü bir kalbin var, korkusuz. Ama aptalsın bir çocuk kadar cahil.” diyerek Jake’ten kurtulmaya çalışır. Jake Neytiriyi takip ederken yeniden kutsal ağacın tohumlarıyla karşılaşırlar ve jake’n vücudunu sarmaya başladıklarını gören Neytiri gördüğü şey karşısında çok şaşırır.

Jake: “Bunun anlamı neydi?”

Neytiri: “Gel” diyerek Jake’ten takip etmesini ister. Ancak tam o sırada kabilenin diğer üyelerine yakalanırlar ve Jake’i tam öldürmek üzereyken prenses bir kez daha onu koruması altına alır. Böylece mecburen öldürmeden yaka paça köylerine götürürler.

Kabile Lideri ilk bakışta onun ölmesini emretse de, kabilenin annesi ortaya çıkarak Jake’i sorgular. (Bknz. Resim 2.1)

                                                               RESİM 2.1

“Neden bize geldin?” sorusuna

Jack; “Öğrenmek için” cevabını verince;

“Çok zor doldurmak, zaten dolu olan bir kabı” diyerek Jake’ten önce yaşananlara vurgu yapar.

“ Ben bilim adamı değilim eskiden askerdim, bir savaşçı, kaz kafa klanından” diyerek önceden yaşananlarla bir ilgisinin olmadığını savunarak, kabilenin dini lideri olan Mo’atı ikna edince, Neytirinin himayesinde kabilenin üyesi olmak için eğitimlere başlarlar.

    İlk gece uykuya daldıklarında Jake’in avatarının fişini çekerek üsse geri getirirler ve böylece asıl amaçlanan zengin yeraltı kaynaklarına ulaşma planı için Jake’in bildiklerine başvurmaya başlarlar.

3 aylık bir zaman tanıdıkları Jake, bir an evvel kabile halkının güvenini kazanmalı ve onları taşınmaya ikna etmelidir. Özellikle kutsal ağaç altında yoğunlaşan kaynaklara ulaşmak için, önce ağacı ortadan kaldırmaları gerekmektedir.

    Gel zaman git zaman bu üç aylık süreçte kabile halkı ve Neytiriyle daha da yakından bağ kurmaya başlayan Jake, hayatın anlamını ve kimliğini sorgulamaya başlar.

Film boyunca Kutsal ağaç, bindikleri atlarla, seçtikleri ve seçildikleri ikra denilen kuşlarla uçarken bile sık sık “bağ kurmak” olgusundan söz edilir. Bağ kurmak ve bütünleşmek hayatı kolaylaştırdığı kadar güzelleştirir de. (Bknz. Resim 2.2)


RESİM 2.2

Jake, öğretiler esnasında enerji akışıyla ilgili ilk başlarda alaya alacak kadar ön yargılı olsa da, bağ kurmayı keşfettikçe kendisi de daha fazla inanmaya başlar. Bir yandan da askeri üssün komutanı albayla na'viler hakkında bilgi alışverişinde bulunarak kaynaklara ulaşmalarını kolaylaştıracak planlamalar için işbirliğini sürdürmektedir.

    Gün gelip komutanın ona bacaklarını müjdelemesi ve artık görevini sürdürmesine gerek kalmadığını haber vermesiyle şaşkına dönen Jake, son bir işinin kaldığını bir törene katılmak istediğini, bu törenle o kabilenin gerçek bir üyesi olacağını söyleyerek son bir kez gitmek için izin ister. Bu isteği hoş karşılanan Jack törenle artık aileden biridir. Tören sonrası Neytiriyle birlikte kutsal ağacın altına giderler. 

Neytiri: “Naviler der ki; Herkes iki kez doğar” burası duaların duyulduğu yer, bazen de cevaplandığı.”

Jack o an farkeder, ait olduğu yer orasıdır. Ve baştan beri irdelenen motto tekrar teyit edilir; Yeni bir dünya yeni bir başlangıç umududur. Kendini yeniden bulan Jake aşkını sunduğu Neytiriden karşılık bulur ve birleşme gerçekleşir. Ömür boyu bağlanma burada da vurgulanır.(Bknz. Resim 2.3)

                                                               RESİM 2.3

    Aynı gece uykuya daldıklarında üsse geri dönen Jake, sebep olacağı şeyin farkına vararak büyük bir pişmanlıkla kıvranır. Sabah olduğunda Jake henüz dönmeye fırsat bulamamışken, büyük robotlarla çoktan köye girmeye ve yıkıma başlamışlardır bile. (Bknz. Resim 3.1)

                                                                RESİM 3.1

Ne yapıp edip kendini yeniden Pandoraya yollayan Jack uyanır ancak artık çok geçtir. Kutsal ağacın yıkımına şahit olur. Koşarak köye haber vermeye gittiklerinde, Jake kabileyi ikna ederim umuduyla her şeyi itiraf eder. Ancak bu itiraf yüzünden her şeyi kaybeder. Neytiri onu terkeder.

Jake’in taraf değiştirdiğini farkeden Albay Jackın fişini çekerek üsse geri döndürür, Grace ve Norm dahil üç kişiyi kilit altına alırlar.

Kadın pilotlardan Rudy bu kötülüğe daha fazla katlanamayarak ekibi kaçırıp kurtarır. Ancak kaçarken Grace ağır yaralanır.

    Na'vilerin gözünde Jake artık kaçak, hain ve yalancıdır.

Bu durumu düzeltmek isteyen Jake, farklı bir şey yapması gerektiğini farkeder ve gidip Toruğu arayıp bulur, kontrolü altına alır. Jake artık Toruğun binicisidir ve kabile için çok kutsal olan bu hayvan sayesinde Jake onların saygı ve sevgisini yeniden kazanır. (Bknz. Resim 3.2)

                                                              RESİM 3.2

Ağır yaralanan Grace’i iyileştirir umuduyla Eyvaya götürseler de, kurtaramazlar.

Grace’i de kaybeden Jake savaşı kazanmaları için gerekli olanın diğer kabilelere haber vermek olduğunu anlatır. Ve toruğa atlayarak diyarın dört bir yanına dağılırlar. Bulabildikleri bütün Na’vileri savaşa çağrıda bulunurlar. Toruk Maktoyu gören bütün kabileler bu çağrıya cevap verir. Son olarak kutsal ağaca içini açan ve bağ kuran Jake, ondan bir dilek diler. Bu dileğe yanıt veren kutsal ağaç sayesinde, o diyarda yaşayan diğer bütün canlılara yardım çağrısı ulaşır.

Ve onların da desteği ile savaş büyük kayıplar ama büyük umutlarla kazanılır.

Son sahnede Jack filme başlarken kurduğu cümleyi gerçekleştirmiş,

İnsan bedeninden, avatar bedenine nakledilen ruhu; Yeni bir dünya yeni bir başlangıç umudu artık gerçektir. (Bknz. Resim 3.3)

                                                              RESİM 3.3

    Peki neydi bu filmin bu denli tutulmasındaki sebep? Hadi biraz didikleyelim :)

    Hikaye daha önce pek çok kez izlediğimiz benzer hikaye konularına benziyor; iki rakibin (bu aslında iki rakip düşünce ve değerden ibarettir) çatışması sırasında ortaya çıkan aşk ve aşık çiftin iyi ve doğru uğruna feda etmek zorunda kaldıklarını anlatır. Tüm bu anlatı sırasındaki serüven ise, aslında hepimizde var olan hayatta kalma, hayat hakkındaki düşüncelerimiz ve savunduğumuz doğrular gibi olguların, ekrana aktarılmış halidir. Ancak bu noktada daha önce karşılaştığımız hikaye konusundan çok başka bir şey önem kazanıyor; hikayenin nasıl işlendiği. Bu bana çok sevilen bir şarkıyı, yeniden bambaşka ancak bir o kadar beğenilecek bir şekilde yeniden yorumlamak gibi geliyor. Eğer aynı şarkı birebir şekilde yorum katılmadan seslendirilse çok sıkıcı olabilir. Ancak sanatçı onu gerek sesinin rengiyle, gerek tarzıyla dinleyiciye öyle bir aktarır ki, aynı şarkı bu kez çok farklı duygular uyandırır insanda. Konu aynıdır, işleniş ise bambaşka. Teknik detaylardan tutun da, diyaloglarda geçen cümlelerin alt metinlerine kadar gizemli bir yolculuğa çıkartır bu hikaye bizi. Daha önce görmediğimiz ve hayal etmediğimiz bir dünyada ve karakter tiplemeleriyle karşılaşırız. Üstelik teknoloji harikası görsel şölenler de cabası. Yani aslında biz bu kez hikayeye değil, hikayenin geçtiği dünyaya vuruluruz. Hikayenin tanıdık olması ise bu noktada yabancılaşmamıza ve filmden uzaklaşmamıza engel olarak, bizi hikayenin içinde tutar. Bu yüzden karakterlerle bağ kurarız ve sırf bizim hikayemize benzer bir hikayesi olan bu kahramanlar görünüş olarak bizden farklı olsalar bile yaşadığımız katarsisin sonucu olarak kazansınlar isteriz. Dış görünüşleri ve bize nazaran farklılıkları için merak eder, bize benzeyen yanları için severiz. Kazanacak olanın neye benzediğinden çok, savunduğu doğruların kazanmasıdır bizim için aslolan. Yani iyilik! 

Nasıl ama artık daha anlamlı değil mi? :)

O zaman ne diyoruz? Katarsis can gerisi heyecan! :)

 

Yorumlar

Popüler Yayınlar